Yeni Dünya Düzeni
Yeni Dünya Düzeninde bizi neler bekliyor? Aslında sorunun yanıtını herkes şu an görebiliyor. Altın Çağ’a geçiş ile birlikte artık yapay zekanın daha da konuşulduğu bir döneme giriyoruz. Bununla da kalmıyor finansal ve ekonomik reaksiyonun da tamamen baştan yazılacağı bir döneme adım atıyoruz. Kripto paralar da bu sürecin ayak sesiydi. Bilinmeyen birileri tarafından çıkartılan Bitcoin ve belli bir dönem ortalığı kasıp kavurması. Sonra bir anda gündemden düşmesi. Tıpkı Korona virüsün bir anda bilinmeyen bir nedenle çıkması ve parlaması gibi. Korona virüs vakası da altın çağa geçiş için bir süreçti. Sonrasında gelecek dalgaların zeminini hazırlayan bir süreç.
Dünya’nın Arınmaya İhtiyacı Vardı
Günden güne toplumun ihtiyaçları hızla değişiyor ve insanlar zamana karşı yarışıyordu. Bu durumun vahim sonuçları da oldu. Dijitalleşen dünya da insani duygularımızın köreldiğini görmezden geliyorduk. Sadece amaçlarımız ve çıkarlarımız doğrultusunda bir savaşa girmiştik. Bu savaşta galip olmak tek zaferimizdi. Çünkü insanoğlu daima daha fazlasını istiyor ve daima daha fazlasına ihtiyaç duyuyordu. İhtiyacı olmayana bile. Ama hal böyle olunca insanoğlu bir şeyi gözden kaçırdı. Dünyanın ihtiyaçlarını ve dünyanın ekosistemine ait olduğunu. İnsanoğlu bu yarışta dünyaya zarar vermeye başlayınca ve duygularından hızla uzaklaşınca toplum, toplum olmaktan çok bambaşka bir şeye dönüşmeye başlamıştı. Dijital ürünlerin getirisinden çok zararlarını görüyorduk. Duygularımızı çıkarlarımız koşulunda ön plana koyuyor ve egomuzu tatmin eden davranışlarla şekillendiriyorduk. Ancak bu tutumların toplamında dünyanın ekosistemine zarar verdiğimizi gözden kaçırıyorduk.
Bedelini ödemeyecekmiş gibi yaşıyor ve zamanı değerli hale getirmeyi kişisel çıkarlarımızla bir tutuyorduk. Bozulmuştuk. İnsani duygularımızı kaybetmiş ve yaşamımızı zarar veren mikrop haline dönüştürmüştük. Öyle bir hale gelmiştik ki, verdiğimiz şekilde kimi insanlar bir anda hak etmediği halde kolayca zengin oluyor ve bizlerde egolarını üzerimizde konuşturmasına izin veriyorduk. Gerçek hak edenlerin emeğine göz dikiyor ve kimilerinin elde ettiği gücü konuşturmasına imkan tanıyorduk. Fakat bu sistemin fazla dayanamayacağı da gözler önünde.
İç savaşlar, çıkarlar ve ekonomik manipülasyonlar. Güç gösterileri ve gövde hareketleri. Her birinin yıkılması gerekliydi. Tabi bu yıkım arınma ile olacaktı. Fabit. Dünyanın arınması ile. Bu arınmada pek çok insanın ölümü söz konusuydu. Çünkü yeni dünya düzeninde bir çağa giriş yapmalıydık ve bu çağı arınma ile açabilirdik. Arınmanın temel nedeni virüs olacaktı. Bu virüs pek çok sürecin de kapısını aralayacaktı. Ekonomik dengelerin değişimi. Ülkelerin ekonomik olarak resesyona girişi. Dünya da hayatın durması. İnsanların eve kapatılması. Arınma sürecinde en büyük faktörler olduğu gibi, dünyanın kendisini toparlaması adına da büyük bir imzaydı.
Dalgalar ve Süreçte Olacaklar
1. Dalga: Salgın ve Ardında Gelen Arınma
Salgın öncesine bakalım isterim. Salgından önce dikkat ederseniz, Avustralya da şiddetli orman yangını olmuştu. Sonrasında dünya üzerinde çeşitli bölgelerde sık sık depremler olmuş ve son 48 saatte 60’dan fazla deprem meydana gelmişti. Aslında bu arınmanın ayak sesleriydi. Salgın’ın ortaya çıktığı tarihe baktığımızda yeni yıla girmeden 1 ay öncesi işaretini veriyor. Yeni yıla girince Çin’de patlak veriyor. Ve ne hikmetse bir anda Şubat ve Mart aylarında tüm dünyaya hızla ulaşıyor. Bu kadar hızlı ulaşması ve bu kadar hızlı enfekte etmesi. Bu arınmanın en güçlü nedeni. Nisan ayındayız ve salgın şu an pek çok ülkeyi felç etmiş durumda. Tüm dünya ülkelerinde hayatı durdurdular. Çünkü hayatın durması lazımdı. Bu arınma ile dünya kendini toparlıyordu. Fabrikalar çalışmıyor, arabalar çalışmıyor, uçaklar uçmuyor ve insanlar sokağa çıkmıyordu. (Dünya’nın %85’i) Bu durumun faydası ise dünyanın ekosistemini yenilemesiydi. Küresel ısınmadan tutun, buzulların erimesine kadar pek çok riskli faktörü iyileştirmek için güçlü bir nedendi. Karbondioksit salınımı durmuş ve pek çok yerde hava kalitesi iyileşmişti. İstanbul’da dahil. Ayrıca arınma da dikkat ederseniz yaşlıların çoğunlukta hayatını kaybettiğini görüyoruz. Yeni jenerasyon ile birlikte yeni çağa girilmesi gerekiyordu. Bu yüzden altın çağ da Y ve Z jenerasyonu önemliydi. Şekillenen bir toplum adına. Salgın sürecinde eskiler gider, kalanlar bizimdir aklı işledi. Dünya iklimi iyileşir aklı işledi. Bir sonra ki dalgaların zemini sağlıklı oturur aklı işledi.
2. Dalga: Ekonominin Çöküşü ve Yeni Ekonomi Düzeni
Artık dünya ekonomik bir çıkmaza doğru sürükleniyordu. Sıkışmış bir gaz kütlesi gibiydi. Nereye yön alacağını kestiremiyordu. Tek bilinen küresel ekonominin gidişatı tüm ülkeleri boğuyordu. Yeni bir ekonomi düzeni için varolan düzenin yıkılması lazımdır. Tıpkı bir binanın yıkılıp yerine yenisinin inşaa edilmesi gibi. Bunun için zemini önce ki yıllarda yerleştirdiler. Kripto paralar ile. Bitcoin, Ethereum, Litecoin vb. pek çok kripto paranın ortaya çıkışı ve sanal para kavramıyla kabul edilebilirliğe adım atması. Salgın sürecinde paralardan virüs bulaştığını ifade edecekleri gün uzak değildir. Dikkat ederseniz, bankalar kartlara çekilebilecek nakitin limitini arttırmaya başladı. Çünkü paralar yoluyla virüs bulaşıyor söylemini desteklemek için güzel neden olacaktı. Sonrasında bankalar ikinci maddeyi uygulamaya geçecek ve sanal para dönemine geçtiklerini reklam etmeleri kaçınılmazdı. Her neden, gerçekleşmesi istenen bir dönem için planlanır. Bankacılık sistemi baştan sona değişecek. Şu anda fiyatların giderek arttığını görmekteyiz. Ancak Temmuz’un ilk haftasına kadar salgın şiddetini korursa bu resesyonda gelecek iflas haberleri ile birlikte pek çok şey %50 değer kaybı yaşayacaktır. Bu da satın almaların yeniden fiyatlanmasına neden olacaktır. Satılık evler, arabalar, mobilyalar ve pek çok şey. O zamana kadar bu salgın çizgisini korursa altın ve pek çok değerli maden de değerini kaybedecek, bazı çakılmalara maruz kalacaktır. Tabi sonrasında toparlaması söz konusu olacaktır. Salgın sonrası yeni bir ekonomi düzeni kurulacak ve tüm dünya ülkelerinin dengeleri değişecektir. Bu ekonomi düzeninde kolay kazanç sistemi de şeklini değiştirecek olup artık değer üreten ve değer odaklı hizmet sağlayanların kazanacağı bir sistem olacaktır.
3. Dalga: Yeni Dünya Dininin Ortaya Çıkışı
Şu son 2 yılda Mesih konularına pek bir ağırlık verilmeye başlandı. Tabi bu konuda şahsım adına fikir yürütmek istemiyorum. Ancak yeni jenerasyonu etki altına alabilmek adına yeni dünya dini ortaya çıkabilir. Salgın sürecinde İsrail Sağlık Bakanı: ”Mesih gelecek hepimizi kurtaracak” şeklinde bir çıkış yapmıştı.
İnsanların çoğu bunu komik bulabilir. Ancak bu söz konusu planın içinde varsa, komik bakmaktan gerçek bakmaya dönüşebilir. Mesih’in kurtarıcı özelliğiyle dünyanın yeni düzenine şekil vermesi söz konusu olacaktır. Bu şekil ile yeni dinin ortaya çıkması da kaçınılmazdır. Kalan sağlar bizimdir demiştim ya. Salgın çoğunlukla yaşlıların hayatına mal oluyor demiştim. İşte yeni jenerasyona kazandırmak istedikleri yeni din anlayışı ile toplumdaki din çatışmalarına son vermek adına bu girişim gerçek olabilir. Ortaya çıkacak bu yeni din anlayışı temeli itibariyle bilimi destekleyecek. Tüm yönlendirmeleri ve önerileri de bilim üzerinden olacaktır.
4. Dalga: Misafirlerin Gelişi
2007 – 2017 arasında uzaylı misafirleri sinemalarda çokça karşıladık. Yıl aralığına dikkat edin. 10 yıl. 10 yıllık bilim-kurgu filmlerine bakın. Her birinde uzaylı dostlarımızı karşılıyoruz. Hatta filmlerde bazı sahnelerde çok derin mesajlar da verilmektedir. Örnek vermek gerekirse;
‘Hepiniz benim çocuklarımsınız. Kör liderlerin peşinden koştunuz. Yaptıkları her şey yıkılacak. Onların dünyasının küllerinden biz daha iyi bir dünya kuracağız.‘ -X Men: Apocalypse (Haziran 2016)
‘Daha önce hiç böyle bir güç hissetmemiştim.‘ -X Men: Apocalypse (Haziran 2016)
‘İnsanlar. Kendilerini evrenin merkezi sanıyorlar.‘ – Transformers: Kayıp Çağ (Haziran 2014)
‘Evrende trilyonlarca yıldız var. Bilmek istiyorsun değil mi? Neden hep buraya geliyorlar?‘ – Transformers: Son Şövalye (Haziran 2017)
Daha sayabileceğim nice örnek çıkar. Ancak bunların yeterli olduğunu düşünüyorum. Filmlerin çıkış tarihlerine ve isimlerine bakın. Kıyamet ve Kayıp Çağ. Haziran ayı. Peki şu an gündemde konuşulan nedir? Haziran ayında salgının seyrini azaltacağı. Tesadüf mü? Pek sanmıyorum. Ancak filmlerin her biri çok güzel mesajlar verdi. 2016 senesinde Arrival filmi de çıkmıştı. Uzaydan gelenler vardı. Doktorlar incelemeye giriyor ve konuşmaya çalışıyorlardı. Dikkat ederseniz film de Çin hükümeti düğmeye basıp savaş başlatmak istiyordu. Ve uzaylı ile iletişim kuran kadın uzaylı misafirimizden şu sözleri dinledi: ‘İnsanlığa yardım ediyoruz. 3000 yıl içinde insanlığın yardımına ihtiyacımız olacak.‘
Hatta filmin bir sahnesinde Uzaylılara ait sembolün bayrak halinde bir buluşmada asılması ve ABD ile Çin devletinin bayraklarının yan yana olması da dikkat çekici.
Demem o ki uzaylı misafirlerimizin gelişine de güzel bir şekilde hazırlandık. Son zamanlarda 29 Nisan’da geçecek olan göktaşının da fazlasıyla konu olması buna bir işaret olabilir. Gerçi gökyüzüne baktığınızda gün batımına karşı çok güçlü parlayan bir cisim görebilirsiniz. Yıldızları gösteren uygulama da gökyüzüne tuttuğunuzda tanımlamıyor da. O yüzden cisim diyorum.
Önce Kötü. Sonra Daha İyi.
Bu olayların yaşanacağını biraz da olsa tahmin edebiliyordum. Bende Instagram üzerinden yaşanabilecekleri belirten ifadelere yer vermiştim. Çünkü algılarımıza dayatılan pek çok mesaj vardı. Dünya’yı bu sürece hazırladılar. 2020 yılından itibaren altın çağa adım atıldı.
Kimilerimiz belki de bu yaşanacakları rüyalarında görüyor olabilir. İşaretçiler seçtiklerine inanıyorum. Bu işaretçiler sıradan insanlar olabilir. Çünkü bazı topluluk ve gruplarda yaşanacakları rüyalarında gören insanlar çıkmaya başladı. Belki de bunlardan biri de siz olabilirsiniz. İşaretçiler ile olayları sakinleştirmek istiyor da olabilirler. Zihnimize yansıtılmayacağı ne malum? Kısaca özetlemek gerekirse yeni bir dünya düzenine merhaba diyeceğiz. Bu düzende arınmış ve onarılmış bir dünya söz konusu olacak. Şu süreçte bile insani duygularımızın güçlendiğini görüyoruz. Merhametin, vicdanın ve güzel birlikteliğin hasretini çekmeye başladık. İnsanlara ve doğaya karşı daha anlaşılır yaklaşmanın önemini kavradık. Onca kavganın kuru gürültü olduğunu, sağlığın birinci derece önemli olduğunu anladık. İlişkilerimizi kuvvetlendirmeyi ve birlikte yaşamanın güzelliğini öğrenir olduk. Her birimizin her birimize ihtiyacı olduğunu.
Yeni dünya düzenine çok farklı bakış açılarıyla gireceğiz. Daha iyiyi konuşmanın esas olduğu bilinciyle. Her denge değişeceği için, toplumlar arası görüşlerin de değişeceği aşikar. Bu değişimin iyi yönde olacağına inanıyorum. Altın çağ da hedeflerimizi, vizyonumuzu ve ideallerimizi toplum ve dünyanın ekosistemine uyarlamış olarak uyanacağız. İkili ilişkilerin fayda sağlayan çıkarımlarını öğrenir şekilde uyanacağız. Aydınlığın uzakta olmadığı bir döneme giriyoruz. Güneşin yolunu gözleyerek.
“Her sancı bir rahatlamanın habercisidir. Her felaket bir duruluğa işarettir. Güneş elbet doğacak ve yarınlara daha iyi bakmamız için nedenlerimiz olacak.”